Çölyak hastalığı ile mücadelede doğru beslenme

Besin intöleransları denildiğinde akla gelen ilk hastalıklardan biridir çölyak. Özellikle genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde glütenin tetiklediği kronik bir ince bağırsak hastalığı olan çölyak hastalığının tedavisi beslenme ile doğrudan ilişkili.



Çölyak hastalığı ile mücadelede doğru beslenmez


Diyetisyen Mehtap Yakut, çölyak hastalığına dair genel bilgiler verirken, beslenmede dikkat edilmesi gerekenleri ve tedaviye dair bilgileri aktardı.



ÇÖLYAK HASTALIĞI VE TEŞHİSİ



Dünyada çölyak hastalığının en çok görüldüğü ülkelerden biri de ülkemiz Türkiye. Tanı konulana kadarki sürecin oldukça önemli olduğu ve ne kadar erken tespit edilirse tedbir için o kadar değerli olan bu hastalık ile ilgili bilgi sahibi olmak oldukça önemli. Çölyak rahatsızlığına sahip olan kişide glüten içeren bir besin tüketildiğinde ince bağırsaklarındaki emilime yardımcı yapılar zarar görür. Sebebi ise vücudun bağışıklık sisteminin glütene verdiği olağan dışı tepkidir. Görülen zarar sonrası protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineraller gibi temel besin maddeleri düzgün şekilde emilemez ve bu da tedavi gerçekleşmediği takdirde ince bağırsağın hasarının kronikleşerek yaşamın tehdidi sonucunu doğurur.



Çölyak hastalığının teşhisi; osteoporoz, kansızlık, laktoz alerjisi gibi hastalıklarla benzer semptomlar gösterdiği için karıştırıldığından zordur. Yetişkin ve çocuklarda farklı belirtiler gösteren bu rahatsızlığın genel belirtileri ise karın ağrısı, karında şişlik, ishal, huzursuzluk, iştahsızlık, gelişme geriliği, kusma, kilo alamama, kas zayıflığı, kansızlık, ishal, eklem ve kemik ağrıları ile ciltte kaşıntılı döküntülerdir. Ön tanısı hastalığa özel kan testleriyle konulurken, kesin tanı ise ince bağırsak biyopsisi ile konabilmektedir.



TEDAVİ GLÜTEN DİYETİ



Glütensiz diyet, çölyak hastalığı tedavisinin temel taşı ve tek seçeneğidir. Buğday, çavdar, arpa ve yulaf içeren gıdaları tüketmemek anlamına gelen bu diyete mısır, patates, pirinç, soya unu, soya fasulyesi, et, meyveler ve sebzeler gibi glüten içermeyen besinler dahil değildir. Ancak çölyak hastalarının besinlerdeki glütene hassasiyet düzeyleri farklılık gösterebildiği için bazı hastalar bir miktar glüteni tolere edebilmektedir. Örneğin arpa, çavdar ve yulaf saflıklarına göre farklı oranlarda glüten içerirler ve hastanın tolere edebilme seviyesine göre kişiye özel oranlarda bu besinleri de tüketebilirler. Bu sebepten yulaflı tarifler de glütensiz sınıfında değerlendirilebilmektedir.



Beslenmenin yanında havadaki un, partikül bulaşmış mutfak araç ve gereçlerinin kullanılması bile çölyak hastalarına zarar verebildiğinden mutfak temizliği de çok önemlidir. Tanı konulduktan sonra çölyak artık bir hastalık olmaktan çıkıp yaşam şekli haline dönüşürken, bu süreçte bilinçlendirme ve eğitim de beslenme kadar kıymet arz etmektedir.



Bu makale 28.09.2020 tarihinde Mynet mecrasında yayınlanmıştır